Selimiye: Zamanın Unutulduğu Bir KoySelimiye: Zamanın Unutulduğu Bir Koy
Marmaris’i kalabalığından biraz uzaklaşıp güneye doğru ilerlediğinde, yollar daralır, konuşmalar azalır, gözlerin manzaraya takılır. Ve bir an gelir, bir koy belirir karşında: Selimiye. Sessiz, sakin, kendi halinde. Sanki kimseye haber vermeden yerleşmiş oraya, doğayla anlaşmış gibi.
Selimiye’ye vardığında önce sessizlik karşılar seni. Ne aceleyle yürüyen insanlar, ne klakson sesleri... Sadece martılar, sadece hafifçe kıyıya çarpan su sesi. Deniz, cam gibi. İçine bakınca sadece yosunları değil, kendi yorgunluğunu da görürsün. Ve birden, içinden bir nefes salınır: “İyi ki geldim.”
Köyün içinden geçen taş yol, kıyıya paralel uzanır. Yol boyunca küçük kafe ve lokantalar sıralanmıştır. Her biri kendi halinde, abartısız. Tahta sandalyeler, begonvillerle örtülü gölgeler, aheste servis edilen kahveler... Burada her şey yavaş olur, çünkü zamanın hükmü zayıftır. Kimse saat sormaz, sadece güneşe bakar.
Sabahları balıkçılar döner iskeleye. Ağlar çekilir, tekneler boşalır. O anlarda denizle insan arasındaki eski bağ hissedilir. Öğleye doğru deniz kıyısı biraz canlanır; ama bu bir kalabalık değil, daha çok bir fısıltı gibi. Çocuklar iskeleden atlar, yaşlılar gölgede kitabını okur. Gürültü yok, sadece hayat var.
Akşam olduğunda gökyüzü turuncuya dönerken, bir sandal usulca geçer önünden. Belki bir çay söylersin, belki sessizce oturursun. Yan masada biri gitar çalıyordur hafifçe, ya da sadece bir dalga sesi doluyordur kulağına. Işıklar birer birer yanar ama gece parlamaz burada. Loşluk bu köye yakışır. Huzur da.
Selimiye, lüksle değil sadelikle tanımlar kendini. Gösterişli tabelaları yoktur ama köyün ruhu kendi adını fısıldar gelenin kulağına. Burası “birkaç gün kaçayım” diyerek gelip, içinden uzun süre çıkmak istemeyeceğin bir yerdir. Çünkü burada sadece bir koyda değil, kendi içinde durursun. Sakinleşirsin. Sessizleşirsin. Gerçekten yaşadığını fark edersin.
Eğer bir kıyıda sadece dalga dinlemek istiyorsan; eğer rüzgârda kendi sesini duymak istiyorsan... Selimiye seni bekliyor. Yavaş yavaş. Usul usul.